30 Mayıs 2012 Çarşamba

4 Duvar vs Büyük şehir

İnsanlar seviyorlar büyük şehirlerde yaşamayı. Sorarsanız derler ki sosyal imkanlar var, insanlar var, vs. vs. Sigara içmek gibi değil mi sizce de?

Kötü olduğunu bilmenize rağmen hep devam etmenizi sağlayan, size göre bir mantıklı sebep vardır. Fakat gerçekten öyle mi?

Yoksa tek sebebi bağımlı olmanız mı?

Sizi tüketen, zehirleyen o şeye...

Dünya sağlık örgütünün en zararlı şeyler listesinde 1. madde: stres.

Peki büyük şehirlerin sahip olduğu en büyük şey ne? o da stres. Trafik, inşaat, iş, zaman, diğer insanların hayatlarıyla, menfaatleriyle, fikirleriyle çatışan sizinkiler, vs. vs.

Ama yine de herkes sever büyük şehri. Çünkü artık oraya bağımlıdır. Sakin bir yere alır götürürsünüz, sıkılır. Çünkü hareket ister, sürekli çevresinde dönen o hayatı ister. Fakat o hayat kendisini tüketir. Günümüzde ulaşım imkanları bu kadar artmışken, dünya öncesine göre gerçekten çok daha küçükken, neden illa büyük şehir?

Ekonomik imkanlar mı? Kişisel olarak belki ama bu anlayış kişisel olarak değil, kitlesel olarak değişmelidir. Şirketler küçük yerlere kaymalıdır. Hem onlara da faydalı. Yaşam maaliyetleri düşeceği için, maaşlar da bu kadar yüksek olmak zorunda olmayacak. Devlet sosyal imkan(okul, hastane, konser, vs.) gibi şeyleri küçük yerlere taşımalıdır. Böylece çok daha sakin mizaçlı, az parayla aynı kalitede yaşayabilen bir toplum yetiştirilebilir.

Kişisel boyutta bakarsak, bir çok kişi görüyorum "evet ben de sevmiyorum, ama mecburum" diyen. Onlara şunu sormak isterim bu şeye katlanmak için feda etmeye hazır olduğunuz şeyin boyutu nedir?

Bir de 4 duvar arasına girip orda yaşamakla beton denizinin arasında yaşamanın farkı gökyüzünü görmek dışında ki, o da nadiren oluyor, nedir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder